
Irkçı Parti lideri Rasmus Paludan’ın, Türkiye’nin İsveç Büyükelçiliği önünde Kur’an yakma eylemi, insanlık düşmanı emperyalist mantığın ve küstahlığın son örneği olmuştur.
Sömürgeleştirdikleri ve etkili oldukları her yerde halkları, dini duygularını kullanarak ya da halkları dinsel ve etnik farklılıkları temelinde ayrıştırarak düşmanlaştıranlar ve bu sayede sömürü sistemlerini devam ettirenler, bugün de aynı mantıkla ve aynı yöntemlerle politika yapmaya devam ediyorlar.
İsveç’teki ırkçı Partinin eylemi, bu zihniyetin son örneği olmuştur.
Eylemin sonuçlarının ne olduğunu bile bile göz yuman İsveç Hükümeti de işlenen suça ortaktır.
Burada önemli soru şudur: Böylesine İslam düşmanı bir eylem neden başka bir İslam ülkesinin büyükelçiliği önünde değil de Türkiye Büyükelçiliği önünde yapıldı?
Suudi Arabistan başta olmak üzere şeriatla yönetilen birçok İslam ülkesi var. Ama ırkçı lider bu ülkeleri değil laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alıyor?
İşte burada Türkiye’nin, son zamanlarada emperyalist Batı ülkelerinden farklı politikalar izlediği iki önemli konu akla geliyor.
Birincisi, Türkiye, Ukrayna konusunda ABD’nin başını çektiği Rusya karşıtı emperyalist koalisyona katılmadı. Tarafsız kaldı ve çatışmaların sona ermesi için iki tarafla da görüşmelerini sürdürdü.
İkinci olarak Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay vermedi.
Yorum Yazın