Mehmet AKKAYA

Mehmet AKKAYA

Mail: [email protected]

Partileri tanıma kılavuzu

Partileri tanıma kılavuzu

Parti programlarının birbirinin aynısı olduğunu düşünenler yanılmaktadır.

Siyasi Partiler Kanunu’na uygun olmaları gerektiği için, özel bir şey olmayacağını düşünenler, yanılmaktadır.

Gerçek niyetleri programa bakarak anlamanın mümkün olmayacağını sananlar da yanılmaktadır.

Uygulamalara bakarak hüsrana uğrayanların, aldatıldığını sanması da doğru değildir.

Her parti amacına, dayandığı sınıfa, hizmet edeceği toplumsal ve siyasal kesimlere uygun program yapmaktadır.

Programlar çok şeyi anlatmaktadır. Yeter ki nereye, hangi gözle bakacağımızı bilelim.

Nasıl ki dernekler T.C. Anayasasına ve 5253 Sayılı Dernekler Kanunu’na tabi olsalar da, cumhuriyeti ve Atatürk ilkelerini savunmayanlar, devrim kanunlarınca yasaklanan tarikatların uzantıları, hatta merkezi ABD’de, kendileri emperyalizmin uluslararası bilmem kaçıncı şubesi durumundaki dernekler bile olabiliyorsa, partilerin durumu da benzeridir.

Bütün partilerin 22 Nisan 1983 tarihli 2820 Siyasi Partiler Kanunu’na ve TC Anayasasına göre kurulmuş olmaları, hepsinin vatansever, cumhuriyetten ve halktan yana oldukları anlamına gelmemektedir. Atatürk cumhuriyetini miras kabul eden, ilerleterek sürdürmeyi amaçlayan olduğu gibi,  Atatürk Cumhuriyetine mesafeli duranlar, emperyalist merkezlere danışmadan adım atmayanlar da, hatta terör örgütlerinin sivil uzantıları da olabilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devletini kastederek, “dünyanın son sosyalist devletini yıktıklarını” Meclis binasından ilan edenler de, Türk devletini emperyalist devletin içinde eritmeyi amaçlayan da olabilmektedir.

Ekonomi, sosyal yaşam, eğitim, kültür, güvenlik, sağlık, kamu düzeni, mahalli idareler, bölüşüm ilişkileri, bağımsızlık, cumhuriyet, bilim, kadın, çocuk gibi sayısız olgunun her biri diğeri ile bağlantılıdır, diğerini etkilemekte ve onlardan etkilenmektedir.  

O halde her parti bir sınıfın çıkarlarını savunuyorsa, yasaların emrettiği düzenlemelerin arasına saklanmış gerçek niyetler nasıl anlaşılacak?

Hele de bugünlerde sayıları 120’yi aşan partilerin arasında, aranan gerçek parti nasıl bulunacaktır?

Yolumuzu kaybettiğimizde kutup yıldızına ya da pusulaya bakıyorsak, partileri anlamanın da pusulası, gerçeği gösterecek bir kılavuz yok mudur?

Var elbette!

Yurttaşlarımızın büyük kısmının farkında olmadığı, bilenlerin de unuttuğu bir kılavuzdur ki, ülkemizin ekonomik, siyasi ve askeri bakımdan badirelere sürüklendiği günümüzde, herkesin partileri bu kılavuza göre yeniden incelemesi gereken zamandayız.

Partilerin gerçek niyetlerini anlamamızı sağlayacak başlıklar şunlardır;

1-) BAĞIMSIZLIK

Partilerin büyük kısmının programında ve diğer temel belgelerinde, ABD ve AB emperyalizminden söz edilmemekte, NATO’dan, “içinde bulunması gereken bir örgüt” gibi söz edilmektedir.

ABD ve AB emperyalizminden hiç söz etmemek, gizlemek, adları geçirilse bile yumuşatarak anmak, ülkemize yaşattıkları büyük acılardan söz etmemek, verdikleri zararların nasıl düzeltileceğine hiç değinmemek, parti programlarında sık gördüğümüz durumdur ki, bu tutum, Türkiye Cumhuriyetinin çıkarları yerine emperyalizmin çıkarlarını savunmamın kurnaz bir taktiği olmuştur.

Oysa bağımsızlık konusu, toplum hayatındaki bütün konuları etkileyen baş unsurdur.

Bir partinin programı Kurtuluş Savaşı’ndan güç almıyor, Cumhuriyet devrimlerine yaslanmıyor, ABD ile ülkemiz aleyhine yapılmış anlaşmaları yırtmayı amaçlamıyor, AB’yi iç ve dış politikalarımızın üst belirleyeni olmaktan çıkarmayı, AB’ye katılma yönündeki adımları geri çekmeyi hedeflemiyorsa, NATO’dan çıkmayı, ordumuzu NATO’ya bağımlılıktan kurtarmayı, ülkemizdeki bütün yabancı üsleri millileştirmeyi amaçlamıyorsa, diğer konulardaki amaçlarının fazla hükmü olmayacaktır.

2-) VAHŞİ KAPİTALİZM VE PİYASACILIK MI, HALKÇI, KAMUCU, PLANLI EKONOMİ Mİ?

Bir toplumun nasıl yaşayacağı bu soruya verilecek yanıttadır. Sanatta, bilimde, sanayide, tarımda, eğitimde, kültürde ve sağlıkta, bireyin, ailelerin ve toplumun yaşam kalitesinde ve sayısız olguda belirleyendir. Tercihinizle sanayiyi veya tarımı çökertebilir, emekliyi perişan edebilir, işsiz sayısını tırmandırabilir, ülkeyi yabancı tekellerin işgaline uğratabilirsiniz. Ya da kısa sürelerde dünyanın hızla kalkınan, sadece tarımda değil, sanayide de kendine yeten ülkeleri arasına girebilir, işsizliği çözebilir, emeklinizi mutlu edebilirsiniz.

O halde bir partinin programında “kamucu, halkçı ve planlı ekonomiden” söz edilmiyor, “piyasa ekonomisi”, “liberal ekonomi”, “küresel ekonomik değerler” amaçlanıyorsa, vatandaş bilmelidir ki, ülkemizin yaşayacakları kaçınılmaz olarak ilk şıktaki felaketler olacaktır.

O halde parti belgelerinde sadece başlıklara değil, satır aralarına da bakmak lazımdır. Bazen asıl niyetler ayrıntılarda gizlenebilmektedir.

3-) CUMHURİYET VE LAİKLİK

Bağımsızlık ve kamucu-halkçı ekonomi, ancak kralların, sultanların iktidarının halka devredildiği, iradelere ve inançlara ipotek koyan tarikat merkezlerinin kapatıldığı, inanç tercihlerinin özgürce yapılabildiği toplumlarda olabilir. Devrim kanunları, toplumu özgürleştirmek, bireyin iradesini teslim etmek içindi.

Bugün ise kimi partiler, alenen cumhuriyete ve laikliğe karşı konumlanmaktalar.

Ürkek tavırlar sergileyenleri, cumhuriyet ideolojisine, devrim kanunlarına hak ettiği değerde yer vermeyenleri, geçiştirici söylemlerle savuşturanları da görüyoruz.

Partileri tanımak isteyenler, parti belgelerinde, partiyi temsilen yapılan açıklamalarda net duruşlar aramalıdırlar. Silik ifadeler, sadece ülkenin değil, toplumun ailelerin ve bireylerin de hayatını zehirleyen süreçleri beslemektedir.

4-) ÜNİTER DEVLET

40 yıldır, milletimizin barış içinde ve kardeşçe yaşamasını dinamitlemeye, etnik, dini ve mezhepsel farklılıkları kaşıyarak yurttaşlarımızı birbirine düşman etmeye çalışan terör örgütleriyle mücadele edilmektedir. Amerikan emperyalizminin “kara gücüm” dediği bu bölücülük, sivil toplumculuk, anadil, yerel yönetim gibi alanlardan hayatımıza sokulmak istenmiştir.

Ülkemizin ve halkımızın geleceğini umursamayan birçok partinin, programlarında ve diğer resmi belgelerinde bölücülüğü okşadıklarını, meşrulaştırmaya çalıştıklarını, ülkenin kaderini belirleyenler arasına sokmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bunlar, milletimizin birbirine boğazlayacağı, ülkemizin emperyalist egemenlikler altında karanlıklara sürükleneceği süreçler kapı açan tehlikeli niyetlerdir.

Yurttaşlarımızın, bölücülüğü şu ya da bu şekilde okşayan tavırlardan uzak olması, parti programlarını bu süzgeçlerden geçirmesi gerekmektedir.

5-) İŞÇİ SINIFI VE BÖLÜŞÜM İLİŞKİLERİ

Üretilen değerlerin nasıl paylaşılacağı, hangi sınıfın ne kadar pay alacağı, tarihin en temel sorunu olmuştur. Bugün de toplumun önde gelen sorunlarından biridir.

Üreticilerin paylaşıma karar verilen süreçlerden uzak tutulduğu, bizzat kendilerinin ürettiklerinden en az payları aldığı, üretim süreçlerinde olmayanların ise, hem karar verici olduğu, hem de aslan payını aldığı toplumlarda, topluma anlam kazandıran bütün değerlerin tehlikede olacağı açıktır.

Partilerin bu durum karşısında üç farklı tutum sergilediklerini görüyoruz.

İlk grup, açıkça üretmeden üretimden aslan payını alanların yanındadır. Programları buna göredir, çabalarının esası bu yöndedir.

İkinci grup, böyle bir sorun yokmuş gibi davrananlardır. Bunların sayıları epeycedir. Zaman zaman çalışanların dayanışmaz acıları için yaptıkları ile durumu kurtarmak içindir, emekçi seçmenlere şirinlik içindir.

Toplumsal birikimin esasını yaratan emekçilerin, özellikle de işçi sınıfının ürettiklerine el konması ve yarattıkları toplumsal zenginlikten mahrum edilmeleri, görmezden gelinmektedir. Sorunu gözlerden saklayarak, esasa dokunmayarak, üretici sınıfları, emekçileri sömüren, ezen sistemin devamına destek vermektedirler.

İşçisi, memuru, işsizi, emeklisi ile işçi sınıfı, toplam seçmen sayısının çok ezici nüfusunu teşkil ettikleri için, işçi sınıfını iktidarlardan karar süreçlerinden uzak tutmayı amaç edinen bu iki grup, seçim zamanlarında bu kalabalık seçmen kitlesinin oylarını alacakları aldatıcı politikalarla kendilerini seçtirmeyi de becermekteler.

Üçüncü durumdaki parti ya da partiler ise sömürüsüz, sınıfsız bir toplum arzulamakta, bu amaçla da üreticilerin, emekçi sınıf ve tabakaların çıkarlarını savunmakta ya buna gayret etmekteler.

İşçi sınıfına lazım olan, işçiyi seviyor görünen, dost görünen değil, bizzat işçi sınıfının kendi partisidir.

*

Özetle,

Parti programları aynadır. Gerçek niyetler oradadır.

1-) Parti programlarında işçi sınıfının sorunları ve sorunların çözümleri ne ölçüde yer bulabilmiştir?

2-) Milletimizin yüzde yetmişini aşan işçi sınıfı partinin tüzüğünde nerededir? Partinin yönetim kademelerinde, ilçe, il ve genel merkez yönetimlerinde işçilere yer ayrılmış mıdır? Ayrılmışsa eğer, oran göstermelik düzeyde midir?

3-) Milletvekili ve mahalli idare seçimlerinde işçi sınıfının mensupları hak ettikleri yerlerde aday olabilmekte midir? İşçi sınıfı temsilcilerinin seçilebilmesi olanağı sağlanmakta mıdır?

Bu gözlerle incelemek lazımdır.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar